Bir Babanın Evlenen Kızına Yazdığı Mektup ...
Kızım gelecek birazdan..
Çok az vaktimiz kaldı, hala ürperiyor ve korkuyorum
Ya duramazsam ayaklarımın üzerinde?
Ya bırakıpta kendimi ağlarsam gözünün önünde?
Hayır yapamam! Bu olmamalı..
Toparlanmalıyım bir an önce,
Her zamanki gibi dik durmalıyım karşısında..
Hem kızımı "erkekler ağlamaz, hele babalar hiç ağlamaz" diye inandırmıştım..
Sürdürmeliyim o koca yalanı,
Kızım gelecek birazdan yanıma,
Canımın yongası, yüreğimin ta şurası..
Daha şimdiden hissediyorum belimin orta yerinden kırıldığını,
Çözüldüğünü dizlerimin bağını..
O gelmeden kendimi toparlamalı ve alıştırma yapmalıyım..
Onu gelinlik içinde görür görmez "prensesler gibi olmuşsun kızım" demeliyim..
Ya da yok ;
"Canım yavrum, o kadar güzel olmuşsun ki seni vermekten vazgeçebilirim"demeliyim
Ya da şöyle diyeyim en iyisi ;
"Birisi cennetin kapılarını açık bırakmış da bu melekler güzeli buraya mı kaçmış?" desem..
Ama ağlar ben bunları söylersem..
Zaten o benim hep prensesim, hep melekler güzelimdi..
En iyisi hiçbir şey demeden..
"Hayırlı uğurlu olsun kızım, Allah başınızı bozmasın"diyeyim kestirmeden..
Ama bu da çok katı olmaz mı?
Olsun, zaten kızım beni hep katı bilirdi..
Bir yere gitse "neredeydin?" diye..
Gittiği yerden geç gelse " kız başına bu saate kadar ne geziyorsun?" diye kızardım
O da surat asar, bazen karşılık verir giderdi karşımdan..
Ama benim ona hep kızdığımı ve baskı kurduğumu düşünse de..
Hiç kızmadım ben melekler güzelime..
Kızamazdım, kıyamazdım..
Başına bir şey gelir, incinir, korkar da yanında ben olamam diye titrerdim..
Onun tırnağına taş değse benim yüreğime kan akardı..
Onun saçının teli kopsa benim yüreğim doğrulmazdı..
Babaydım ben, sevdiğimi değilde hep tepkilerimi belli ederdim..
Hep sevdim onu belli etmeden..
Geceleri az mı izledim gizli gizli uykusunu bölmeden..
Az mı dua ettim "Allah'ım alma canımı kızımın mutlulukla mürvetini görmeden"
Kızım gelecek birazdan..
Daha doğrusu öpüp elimi helallik isteyecek, uçacak yuvadan..
Boğazım düğüm düğüm, yüreğim iki büklüm..
Keşke açabilsem de yüreğimi öpse kızım kanayan bu yaramdan..
Öpse de geçse acısı her yandan..
Kızım gelecek ve gidecek birazdan..
Kızım gidiyorsun da yokluğuna nasıl dayanacak bu ruhsuz sandığın baban?
Ağlarsam eğer sanma ki sadece mutluluktan, hepsi ayrılıktan tomurcuğum
Hepsi ayrılıktan..
Çok sevdi seni baban :(
Çok ağladı içinden ama gözünden yaş akmadan :(
Hasta olduğunda, düştüğünde, üşüdüğünde, üzüldüğünde..
Katı değildim ben kızım..
Sadece sana karşı hassas ve zayıf olduğumu bilme diyeydi hepsi..
Yani kınalı kuzum hepsi yalandan, hepsi korkudan..
Seni çok seviyorum kızım..
Gidişine kan ağlasamda yine yalan söyleyeceğim sana..
Mutluluktan ağlıyorum desem de halbu ki ayrılıktan..
Halbuki yokluğuna alışamayacak oluşumdan..
Güle güle git diyecek kızına bu yorgun babası..
Mutlulukla dolsun diyecek evi, yuvası..
İncinmesin yüreğin, akmasın diyecek gözünün yaşı..
Kurban olur ona babası..
Desem mi ona acaba ?
"Hadi babası, öp de geçsin bu ayrılık acısı" ...
Çok az vaktimiz kaldı, hala ürperiyor ve korkuyorum
Ya duramazsam ayaklarımın üzerinde?
Ya bırakıpta kendimi ağlarsam gözünün önünde?
Hayır yapamam! Bu olmamalı..
Toparlanmalıyım bir an önce,
Her zamanki gibi dik durmalıyım karşısında..
Hem kızımı "erkekler ağlamaz, hele babalar hiç ağlamaz" diye inandırmıştım..
Sürdürmeliyim o koca yalanı,
Kızım gelecek birazdan yanıma,
Canımın yongası, yüreğimin ta şurası..
Daha şimdiden hissediyorum belimin orta yerinden kırıldığını,
Çözüldüğünü dizlerimin bağını..
O gelmeden kendimi toparlamalı ve alıştırma yapmalıyım..
Onu gelinlik içinde görür görmez "prensesler gibi olmuşsun kızım" demeliyim..
Ya da yok ;
"Canım yavrum, o kadar güzel olmuşsun ki seni vermekten vazgeçebilirim"demeliyim
Ya da şöyle diyeyim en iyisi ;
"Birisi cennetin kapılarını açık bırakmış da bu melekler güzeli buraya mı kaçmış?" desem..
Ama ağlar ben bunları söylersem..
Zaten o benim hep prensesim, hep melekler güzelimdi..
En iyisi hiçbir şey demeden..
"Hayırlı uğurlu olsun kızım, Allah başınızı bozmasın"diyeyim kestirmeden..
Ama bu da çok katı olmaz mı?
Olsun, zaten kızım beni hep katı bilirdi..
Bir yere gitse "neredeydin?" diye..
Gittiği yerden geç gelse " kız başına bu saate kadar ne geziyorsun?" diye kızardım
O da surat asar, bazen karşılık verir giderdi karşımdan..
Ama benim ona hep kızdığımı ve baskı kurduğumu düşünse de..
Hiç kızmadım ben melekler güzelime..
Kızamazdım, kıyamazdım..
Başına bir şey gelir, incinir, korkar da yanında ben olamam diye titrerdim..
Onun tırnağına taş değse benim yüreğime kan akardı..
Onun saçının teli kopsa benim yüreğim doğrulmazdı..
Babaydım ben, sevdiğimi değilde hep tepkilerimi belli ederdim..
Hep sevdim onu belli etmeden..
Geceleri az mı izledim gizli gizli uykusunu bölmeden..
Az mı dua ettim "Allah'ım alma canımı kızımın mutlulukla mürvetini görmeden"
Kızım gelecek birazdan..
Daha doğrusu öpüp elimi helallik isteyecek, uçacak yuvadan..
Boğazım düğüm düğüm, yüreğim iki büklüm..
Keşke açabilsem de yüreğimi öpse kızım kanayan bu yaramdan..
Öpse de geçse acısı her yandan..
Kızım gelecek ve gidecek birazdan..
Kızım gidiyorsun da yokluğuna nasıl dayanacak bu ruhsuz sandığın baban?
Ağlarsam eğer sanma ki sadece mutluluktan, hepsi ayrılıktan tomurcuğum
Hepsi ayrılıktan..
Çok sevdi seni baban :(
Çok ağladı içinden ama gözünden yaş akmadan :(
Hasta olduğunda, düştüğünde, üşüdüğünde, üzüldüğünde..
Katı değildim ben kızım..
Sadece sana karşı hassas ve zayıf olduğumu bilme diyeydi hepsi..
Yani kınalı kuzum hepsi yalandan, hepsi korkudan..
Seni çok seviyorum kızım..
Gidişine kan ağlasamda yine yalan söyleyeceğim sana..
Mutluluktan ağlıyorum desem de halbu ki ayrılıktan..
Halbuki yokluğuna alışamayacak oluşumdan..
Güle güle git diyecek kızına bu yorgun babası..
Mutlulukla dolsun diyecek evi, yuvası..
İncinmesin yüreğin, akmasın diyecek gözünün yaşı..
Kurban olur ona babası..
Desem mi ona acaba ?
"Hadi babası, öp de geçsin bu ayrılık acısı" ...